11 Mart 2008 Salı

üzgünlük...

güzel kızım,
can dündar’ın ‘savaşta ne yaptın baba”sını okuyorum, bir kaç gündür.
ve kitabın ortalarında bir yerde, aniden kapatarak okuduğum sayfayı,
sana yazmaya başladım...
can amcan ısrarla, ileride çocuklar babalarına soracaklar,
“savaşta ne yaptın baba?” diye, diyor.
“sen, savaşta ne yaptın baba?” “utanarak dolaşmakta, gururla yürümekte senin elinde”

büyük ihtimalle sen de soracaksın güzel kızım, annenin ve babanın savaşta ne yaptığını?...

gururla dolaşacak kadar çok şey yapmadık belki... ama, bağırdık sokaklarda “savaşa hayır” diye, savaşa hayır diyenlerle birlikte...

“amerikan sembollerini tüketmiyoruz“ dedik. tüketmedik de...
bir hayat tarzı olarak tüketmedik, küresel emperyalizmin ürünlerini...

zalimlerden yana olmadık hiç. “ülke çıkarları” söylemine sığınmadı dilimiz. pekaka kartına, kürt devletine, avrupa birliği’ne girme şantajına boyun eğmedik...
üç- beş dolar amerikan yardımını düşünmedik... ölesi, masum / kardeş çocukların yanında.
unutmamalısın ki, “kalabalıklar” bizler gibi yaklaşmadı ırak savaşı’na...
biz gurur duyamıyoruz yapabildiklerimizle, a-ma sen gurur duya-bilirsin, anneciğinle, babacığınla...

unutmamalısın ki, “kalabalıklar” bizler gibi yaklaşmadı ırak savaşı’na... en yakın akrabaların bile, amerikan-ingiliz saflarında yer aldı.
ölecek masum çocukların yanında, ölecek suçsuz insanların yanında...
üç - beş amerikan dolarına sattılar kendilerini...

önümüzde iran var kızım... ben şimdi sana, tarihler bir mayısı gösterirken, karalarken bu satırları... senin akrabalarınla birlikte, amerikan – ingiliz güçleri iran pazarlığı yapıyorlar. gizli , gizli...

bu savaştan ne kazanabileceğini tasarlıyor ülkenin yöneticileri. bu savaşın ne getirebileceğini düşünüyor akrabaların...

kan kokan ellerini amerikan dolarlarıyla oğuşturuyorlar şimdi.

onlara acı kızım, onlara üzül. ama, affetme!

çünkü; hiç bir ölü çocuk, çünkü; hiçbir yaralı çocuk, çünkü; hiçbir masum insan affetmeyecek onları...

hiçbir iktidar hırsı ödeyemez, ölen / ölecek olan çocukların hayatlarının bedelini...

ölen çocuklar; ahirette alacaklar, hayatları üzerinden pazarlık yapan barbarlardan haklarını...

ırak savaşı için nasıl gurur duyacaksan anneciğinle, babacığınla...
muhtemel iran savaşında da, Allah’ la beraber olacak anneciğin, babacığın...
......
hiçbir iktidar hırsı ödeyemez, ölen / ölecek olan çocukların hayatlarının bedelini...
...
sana ne bırakabilirim diye düşünüyorum epey zamandır. kitap-lığımız geliyor aklıma...

çoğu zaman cebimdeki son parayı harcayarak satın aldığım kitaplar kalacak ...

her görüşten, her kesimden kitapları bulabileceğin bir kitaplığın olacak büyüdüğünde....

ya sonra... daha... başka...

eğer antikapitalist, antiemperyalist bir kızım olursa geride bıraktığım...
sana ve Allah’a... mutlu hissedeceğim kendimi...

ve muhtemelen senden önce öldüğümde, diyeceğim ki ;

“amellerim, sevaplarım, iyiliklerim bir kenara, dünyada bir kız bıraktım sana...
Sen’in için, Sen’in adına...”


...


herkes kendi ödevini yapar kızım, sen de yap kendi ödevini...

benim için değil, kendin için yap önce, tüm yaptıklarını...

senin çocuklarında sorduğunda savaşta ne yaptığını...
söyleyecek sözlerin olmalı...

yusuf azra

Hiç yorum yok:

tagore