31 Ağustos 2010 Salı

BİTARAF, BİŞEREF!






İlk Başbakan söyledi “Tarafsız olan bertaraf olur” diye.
Etrafında kızılca kıyamet koptu.
Meğer sloganın aslı devrim sonrası İran’ında liberallere karşı kullanılırmış.
İRAN devriminden yana Müslümanlar, liberal Müslümanlara “Bitaraf, Bişeref” diye seslenirmiş miting alanlarında.
Yani “Tarafsız şerefsizdir!”
Bu sloganı zihnime kazıyan Başbakan’ın demeçleri, referandum mitinglerinde söyledikleri değil.
Son birkaç dakikadır zihnimde zonkluyor “Bitaraf, Bişeref”
Öğleden önce elektronik posta ile bir link gönderildi mail hesabıma.
İşyerinde bakamadım.
Akşam iftarı beklerken korka korka açtım videoyu.
Uzunca bir uyarı vardı izleyeceklerime ilişkin…
Benimle birlikte Başbakana, Cumhurbaşkanına, Dışişleri Bakanına, TBMM Başkanına da gönderilmişti.
Yedi buçuk dakika süren bir tecavüz videosu!
Onlarca amerikan askeri Irak’lı bir kadına tecavüz ediyor!
Tamamını izleyebilmek mümkün değildi.
İnsanlık onurunun bunca çiğnendiği bir coğrafyada gördüklerim yaşananların yanında o kadar küçük ki.
Bunu anlamak için internette küçücük bir araştırma yapmak yeterli.

Ellerim titriyor, klavyede harfleri bulmakta zorlanıyorum.
Kapatmadan söylemeliyim.
Ne kadar amerikancı varsa, ne kadar amerikan muhibbi…
amerikayı özgür dünya diye pazarlayan ne kadar satılmış varsa…
adı ister liberal olsun, ister solcu…
Hepsinin canı cehenneme!
Irak’ta, Afganistan’da yaşananlar karşısında tarafsızlık zırhına saklanan ne kadar yaratık varsa,
amerikan çıkarları için dünyanın herhangi bir yerinde jandarmalık yapan ne kadar ülke/askeri birlik varsa,
amerikadan korktuğu kadar Allah’tan korkmayan ne kadar necaset varsa hepsine İran’lıların diliyle sesleniyorum.
“BİTARAF, BİŞEREF”
Hepiniz şerefsizsiniz.
Ve birazdan akşam ezanı okunacak, hep birlikte iftar edeceğiz…
Sizden farklı olarak benim beynimde sürekli Irak’lı kadının feryatları yankılanacak.
Bu ayıp hepimizin, bu kir hepimizin…
Ve bu kir’in hesabını hepimiz vereceğiz.
Tarafsızlar da verecek!

20 Ağustos 2010 Cuma

FAİZSİZ BES’LENME ZAMANI!







Çok değil daha doksanlı yıllarda yediğimizden - içtiğimize, giydiğimizden - konuştuğumuza kadar hayatımızda ne varsa “islama uygun” mu değil mi diye başlardık tartışmalara…
Yaşı müsait olanlar Türk Edebiyatı dergisinin ilk banka (Ziraat Bankası) reklamını aldığında çıkan gürültüyü hatırlar.
Sonra banka reklamına karşı olanlarla, “bir fırsat olsa da biz de nasiplensekciler” arasında sürdü tartışma…
Geldiğimiz noktada ise faiz kullanmakta en küçük bir tereddütte bulunmayan küçük, orta ve büyük ölçekte şirketlerimiz var artık.
O çok övündüğümüz Anadolu sermayesi de, o çok övündüğümüz helale haram katmayan küçük esnafımızda bankalardan nasibini kolaylıkla alıyor artık.
Birkaç haftadır televizyonlarda, gazetelerde, dergilerde faizsiz BESlenme (Bireysel Emeklilik Sistemi) reklamlarını görüyorsunuz.
Ne var bunda diyeceksiniz neredeyse yirmi yıldır bankalar bireysel emeklilik adı altında işlemler yürütüyor.
Ama bu sefer farklı! İlk kez İslami! Referanslı bir banka / Türkiye Finans, Garanti Bankasıyla iş tutarak faizsiz BES’lenmeye davet ediyor bizi!
Üstelik güzelde bir isim bulmuşlar “Organik Beslenme”… Çok merak edenler http://organikbes.com.tr adresine bakabilir.
Düşünsenize Garanti Bankasının okumuş çocukları oturmuşlar bu Müslüman kardeşlerimiz bireysel emeklilikten istifade edemiyor, biz bunlara faizsiz, helal bir emeklilik sistemi kuralımda kardeşliğimiz artsın diye düşünmüşler, kendilerine camiadan bir partner gerekince de Türkiye Finansın kapısını tıklatmışlar.
İşte çağdaş Türkiye bu! Hoşgörünün, diyaloğun, birlikte yaşamanın dibi!
Hem faizsiz, hem helal ama internet sitesinde bu kavramlar öyle gözünüze soka soka vurgulanmıyor.
Satır aralarında Hayrettin Karaman hocadan alınmış bir görüşle “anlayın artık”’a getirmişler. Üstelik Türkiye Finans’ta bir marka camia için!
Ben ilahiyatçı değilim Karaman Hocayla aşık atacak değilim.
Ama Gerçek Hayat’ın geçtiğimiz hafta yayınlanan 512. Sayısında tam sayfa yayımlanan ilanı görmeseydim ve üstelik Milli Gazete’de BES’lenme ilanları çıkmamış olsaydı muhtemelen dikkate almayacaktım.
Hatta ilan Yeni Şafak’ta çıkmış olsaydı bile görmezden gelebilirdim!
Şimdi soru şu…
Gerçek Hayat veya Milli Gazete Garanti Bankası reklam vermek istese yayınlar mıydı?
Yayınlamazdı sanırım.
Garanti Bankası da niye ölü toprağa tohum serpsin ki, onlarda muhtemelen bu kendi açılarından çorak araziye reklam vermezdi…
Ama Türkiye Finans’la ortak iş yapınca Milli Gazete de, Gerçek Hayat’ta yayınlar reklamlarınızı!

Nereden nereye savrulduğumuzu iktidarın nimetlerinin biz sıradan Müslümanları nasıl bir kumpasın içine aldığını ve bu kumpasta kendi rızamızla ve zevk alarak hayatımıza nasıl devam ettiğimizi görmek zorundayız artık!
Modernleşme dediğimiz şeyin bizi sürüklediği yer neresi?
Bu yerin sınırları neler?
Nereye kadar taviz verebiliriz?
Bırakın taviz vermemeyi, vereceğimiz tavizlerin bir sınırı var mı?
Ben şimdi Gerçek Hayatın ve Milli Gazetenin fıkıhçılarından faizli işlem yapan bir bankanın reklamını almak -hülle yoluyla bile olsa- caiz midir? Öğrenmek isterim.
Geçtim antikapitalizmi, anti emperyalizmi!
Dilerim ki bu bir sehiv olsun.
Yoksa eyvah halimize!

tagore