10 Mart 2008 Pazartesi

Sivilleşme: Hemen Şimdi!

Yol ayrımındayız!

Derin devlete ve derin çetelere teslim olmakla, sivilleşerek özgürleşmenin yol ayrımında…

Askeri vesayet rejiminde yaşamakla, hukuk devleti arasında bir tercih yapmak zorunda ülke insanı.

Kavramlar üzerinden, semboller üzerinden yaşanan bir savaşta, kavramlara ya da sembollere gerçek anlamlarını yüklemekle mükellefiz…

Sadece kendisi için değil, öteki için, ötekileştirilen içinde hak ve adalet isteyebilen bir anlayış dimağlarımızda yer almadıkça her zaman bir “öteki” bulacaklar bizler için…

Bizim ötekilerimiz başörtüsü ve inanç noktasında tahammülsüzlük gösterip en temel haklarımızın çiğnenmesinden zevk alırken ve bunu yaparken darbe çığırtkanlığı yapacak kadar seviyesizleşirken; karşımızdakilerin ötekisi olarak bizler; etnik talepleri, cezaevlerinde yaşanan insan hakları ihlallerini, azınlıkların haklarını, farklı kültürleri ve kabulleri tehdit olarak algılayarak derin çetelerin ve darbecilerin oyuncağımı olacağız…

Bir dönem işkence görenlerin, bugün kendisine işkence yapanlarla bir olarak başkalarına işkence yapması nasıl bir ruh hali ise, bugüne kadar devletle ilişkilerini “itaat” ekseninden çıkaramayan sağcı! yurttaşın ruh hali de aynı işaretleri taşır!

Yaşadığımız süreç insan hakları, özgürlükler ve hukuk devleti taleplerimizde ne kadar samimi olduğumuzu da gün yüzüne çıkardı. Bu yüzleşmede hangi görüşten olursa olsun suçluluklarımızla da yüzleştirdi bizi.

İnsan hakları mücadelesinin en tehlikeli noktası kendi sorunuyla insan hakları mücadelesini özdeşleştirmektir.

Başörtü sorununu veya Kürt sorununu hayatının merkezine oturtanlar, hayatta bu sorun dışında sorun olmadığını düşünürler.

Başörtüsü sorununun, kürt sorununun çözülmesi aynı zamanda sorunu yaşayan yurttaşında çözülmesi anlamına gelir. Devletle veya otoriteyle arasına koyduğu mesafe sorunun çözülmesiyle kapanmış ve daha önceki itaat et, tevil et noktasına yeniden dönülmüştür.

Ötekinin sorunları, ötekilere yapılan haksızlıklar, herkesin kendi sorunu varken cümle içerisinde kullandığı dolgu malzemelerinden ibarettir.

Otoritenin reflekslerindeki değişim nedeniyle reflekslerini bir anda değiştirebilen bir toplumun sivilliğinden söz edilemez.

Esasen ülkenin önündeki en büyük sorunda budur: Sivilleşme!


Üstün BOL
Sivil, İtaatsiz

Hiç yorum yok:

tagore