22 Mart 2009 Pazar

Müslüman Sağ (2)




Demiştik ki;
Müslüman ve sol kavramlarının birbirinin karşıtı olduğu savından yola çıkılarak ortaya kondu “Müslüman-sol” girişimi…
Oysa hiç kimsenin aklına Müslüman ve sağ kelimelerinin kardeş olamayacağı gelmiyordu!
Bu yanlış kardeşlik algısı sadece cumhuriyet tarihinde değil yüzlerce yıllık bir birikimle bugünlere tevarüs etti.

“Müslüman-Sol” ikilemesinden önce belkide “Müslüman-Sağ” ikilemesi irdelenmeli ve Müslüman ve sağ kavramlarının birbirinin aynısı olmadığı konuşulmalıydı.


Bugüne kadar sağ ve sol kavramlarına bu satırlarda karşı çıktık.
Çünkü tanımlanmış bir alan olarak kabul ettiğimiz sağ ve sol daha önceden dokunmuş kabulleri barındırıyordu.

Hatta daha da ileri gittik ve bir “kimlik” sahibi olanların kendilerine “sağcı”, “solcu” diyemeyeceğini söyledik.
Kimliksiz olanların sığınabileceği bir limandır dedik sağ ve sol için.

Zira var oluşunu bir kimlikle onurlandırabilenlerin sağcı-solcu gibi uyduruk kavramlara ihtiyaç duyamayacağını belirttik.
Bir Sosyalistin, bir İslamcının, bir Ülkücünün, bir Marksistin kendisini sağcı-solcu olarak tanımlaması inanılmaz bir kafa karışıklığıdır dedik.

Çünkü sağ-sol denklemi sokaktaki insan için bir değer ifade eder.
Okumuş, yazmış, bir şeylere kafa yormuş, kendisini bir kimlikle tanımlamış birinin bu kelimelere bağlanması ve bir kimlik işareti olarak kullanması henüz ham olduğuna işarettir.

Ancak ne yaparsak yapalım, adına ne dersek diyelim sağ-sol hayatımızda bir vakadır.
Bu vakayı tamamen reddedemeyeceğimize göre yeniden tanımlamak ve şekillendirmek zaruret olabilir.

Nedir sağ, nedir sol?
Bana göre: özgürlüklerle siyasi otorite veya devlet arasında tercih yapması gerektiğinde özgürlükleri tercih eden solcu, devleti veya siyasi otoriteyi tercih eden sağcıdır.
Bu genel tanımdan sonra bir İslamcı kolaylıkla solcu olabilir!
Buna karşın bir Marksist de kolaylıkla sağcı olduğunu keşfedebilir!



Dindarlar sağcı mıdır, dinsizler solcu mudur?

Sokakta kolaylıkla muhafazakâr olarak tanımladığımız kitle, dindarlar sağcı mıdır?
Buna karşılık kamera önlerinde, gazete sütunlarında özgürlük havariliği yapan dinle, din-ayetle ilişkisi karşıtlık esasına dayananlar solcu mudur?

Türkiye’de 50 yıldır sağcılığın kaleleri olan siyasi partiler, sağcıların partileri dindarlık üzerine bir talep taşımamıştır.
Milliyetçi siyasi akımlar içinde Türklerin ata dininin Şamanizm olduğuna inanan küçümsenemeyecek bir grup vardır.
Anavatan, Doğruyol ve benzeri siyasi akımlar bu ülkenin dindarları adına ne tür politikalar geliştirmişlerdir.
O halde dindarlıkla ilişkisi olmayan ancak tercihlerini sürekli devletin çıkarları veya derin merkezlerin korkularından yana kullanan bu kitle için sağcı demek durumundayız.

Bununla birlikte adına solcu dediğimiz partiler sol ideoloji için bugüne kadar ne üretmiştir.
Marksist partiler kitlesel bir akım olamadılar doğru, ama sosyalist bir söylemle yola çıkıp sosyal demokrasinin tatlı sularında keyif yapanlar ne üretti?
Cumhuriyeti kurmakla ve solculuğuyla övünen bu akım devlet mekanizmalarında mal paylaşımı yapmaktan, kadrolaşmaktan, çıkar kardeşliği üretmekten başka ne koydu ortaya.
O halde bu farklı gibi görünen akımları tek potada birleştirebiliriz, “sağcı”.

Ve bu potanın açık ara lideri Deniz Baykal'dır.
CHP’nin, yani sağın vazgeçilmez lideri!
Son seçimlerde gözlemlediğimiz sağ-sol işbirliği de bu söz için elimizi yeterince güçlendirir.

Ne demek istiyorum?
Sağcılar Müslüman değildir mi?
Elbette bu benim boyumu aşar.
Sağcıların Müslüman olmadığını iddia edemem, ancak Müslümanların sağcı olamayacağını söyleyebilirim.
Çünkü dindarların iman ettikleri kitap böyle söylüyor!

Peki, ben kimim, kendimi nasıl tanımlıyorum?
Özgürlüklerle devlet arasında bir tercih yapma denklemine bağlı olarak kendimi solcu olarak tanımlayabilirim.
Ancak; bunca tecavüz edilmiş bir kavram olmasından ve üstelik tecavüzcüsünden razı olan bunca solcu varken bunu kendime bile itiraf etmemeliyim!

Cyrano De Bergerac
22.03.2009

Hiç yorum yok:

tagore