7 Ocak 2009 Çarşamba

ve yine hüzün...


B'NEİ HASHARON -TELEKOM maçındaydık.
saat 18'den 21'e kadar...
gündüz telekomu aradık bilet sorduk.
kapıların açık olacağını, biletli giriş olmayacağı söylendi.
sevindik.
salona geldiğimizde ise kapılar kapalıydı.
bilet satılmıyordu. sakallıların içeri alınmadığını öğrendik.
ne filistin atkısı, ne filistin bayrağı hiçbirşey!
cep telefonu anahtar elde taşınabilir herhangi bir şey..
herşey çıkarılma nedeniydi.
girenlerin çoğu dışarı çıkarıldı.
orada tanıştığımız bir bayan arkadaşımızla hazırladığımız
pankartları içeri sokmaya çalıştık.
olmadı.
eşim girebildi sadece içeriye, biz dışarıda kaldık.
polis salonun dolduğunu söyledi kapıları kapatırken.
oysa orada onlarca kez maç izledik.
biliyorduk ki içeri girenler 250 300 kişi idi.
o bile yetti.
maç oynanmadı.
dışarıda epeyce bir kalabalık saatlerce süren sloganlar.
sonuç israil ekibi salona ikinci kez gelemedi.
orada kahrolsun israil diye bağırırken bile bir kulağımız gazzede idi.
bir yanımız hep hüzün.

eve geldim, canım acıyor.
el cezireyi açıyorum hemen.
canım daha çok acıyor.
tebrik telefonları, tebrik e-mailleri geliyor heryerden...
iyi, güzel, hoş..
içi sizi yakar, dışı bni diyemiyorum.
sonuçta bir maç oynatılmadı sadece...
olan bitenin hepsi bu!

durde grubundan bir çocuk http://ustunbol.blogspot.com/2008/12/ey-yahudi.html
şiiri için yahudi düşmanı demiş bana.
hemde sezai karakoç'a dinci, gerici yobaz vs.
şimdi ne söyleyeyim, cevap mı vereyim.
canım sıkkın gençliğim olsa belki söylerdim bişeyler.
ne söylicem üstelik, antisemit olmadığımı mı söylemeliyim...
sezai karakoç'un ne büyük şair olduğunu mu anlatmalıyım...

yok daha neler...
hem canım sıkkın, hem işim gücüm var benim.

07.01.2008

Hiç yorum yok:

tagore