DİN’LE DEĞİŞİK
İLİŞKİLER -4 / BİBERİLER
Bir önceki yazımızı ‘Biberilere ne oldu?’ sorusuyla
bitirmiştik.
Biberiler hakkında basında yer alan son haber 12.11.1985
tarihli Milliyet gazetesinde çıkan Tarikat içi kavganın sürdüğü haberiydi.
1968
yılında tarikatın kadın lideri Atiye Emrecan’ın tarikat içi infaz haberinden
1985 yılına kadar Biberilerle ilgili basında hiçbir haber yer almadı (Adana
yerel basınında Biberileri merakla takip eden, dedikoduyla karışık birkaç haber
dışında).
1985
yılında yapılan Milliyet gazetesi haberinden bu yana da Biberiler hakkında
basında yine hiçbir haber yer almadı!
Adeta
kamuoyunun bütün paydaşları bir sessizlik yemini etmişlerdi.
Oysa
karşımızda hem dini-akademik açıdan hem gazetecilik mesleği açısından son
derece ilginç bir yapı vardı.
Biberiler
hakkında bu sessizlik yemininin nasıl tesis edildiği, nasıl olup da bütün
tarafların ortalığı yakan bu közün üzerine, elbirliği ile kül örttüğü başka bir
tartışma olarak burada dursun. Biz gelelim Tarikat bugün ne yapıyor sorusuna.
Biberiler
kamuoyundan hem isimlerini hem de kötü imajlarını profesyonelce gizledikten
sonra, Biberi kelimesini bir daha ne hayatlarında ne de üst kimliklerinde
kullanmadılar.
Dergiler,
bültenler, WEB siteleri, kitaplar, bütün yayınlarda Biberi kelimesi ya hiç
kullanılmadı ya da ustaca satır aralarına gizlendi.
Tarikat
bu döneminde Anadolu Aydınlanma Vakfı bünyesinde daha önce dağınık dağınık yer
alan unsurlarını bir araya getirdi.
Anadolu
Aydınlanma Vakfı WEB sayfasında kuruluş amacını şöyle açıklamaktaydı:
‘Anadolu
Aydınlanma Vakfı’nın amacı, din, dil, ırk, cinsiyet ve uyruk ayrımı
yapmaksızın, aydınlanma amaçlı sürekli bir bilgi topluluğu oluşturmaktır.
Aydınlanmayı ‘Evrensel İnsan Toplumu Ülküsü’ doğrultusunda incelemek, farklı
kültürler ile insanlık uygarlığı bağlamında ve tarih sürecinde ele almaktır.
Anadolu ekinsel yapısı içinde oluşan ve değişen düşünce ve kavramların bütün
boyutları ile anlaşılmasını, diğer ekinlerde yer alan kavramlarla olan
ilişkilerinin kurulmasını ve böylece düşünce yönetiminin ve düşünce aletlerinin
tanımlı ve işlevsel kılınmasını sağlamaktır’
Aydınlanma,
Evrensel İnsan Toplumu Ülküsü, Anadolu Ekinsel Yapısı gibi ifadeler dikkatinizi
çekmiştir. Muhtemelen bu ‘amaç’ kısmını yazan aynı zamanda Vakfın kurucularından
Metin Bobaroğlu’ndan Vakfın nasıl kurulduğunu da şuradan dinleyebilirsiniz: https://metinbobaroglu.net/videolar/
Hem
metinde hem videoda geçen üst perdeden dili sanırım hepiniz benzetmişsinizdir.
Bobaroğlu
bu konuşmasında Cumhuriyet gazetesinin 1995 yılında basın özgürlüğü başlığı
altında düzenlediği bir programda konuşmaların çok beğenildiğini katılımcıların
bunu daha sık yapalım bir disiplin haline getirelim dediğini bu teveccüh
üzerine haftalık programlar yapmaya başladıklarını ardından da yine
katılımcıların isteği üzerine, özellikle de gençlerin talebiyle ‘aydınlanma
fikri’ çerçevesinde 1996 yılında vakfın kurulduğunu anlatıyor.
25
yıldır sivil toplumu çok yakından takip eden biri olarak söyleyeyim ki vakıflar,
dernekler bu şekilde kurulmaz!
Aydınlanma
Vakfı’nın WEB sayfasını incelediğimizde ise farklı bir tablo çıkıyor karşımıza.
Bobaroğlunun gençler böyle bir vakfın kurulmasını talep ettiler demesine karşın
WEB sayfasında tarikatın lideri İsmail Emre’nin sohbetleri, dergilerdeki
konuşmaları, süreli yayınlarda Emre’ye atıflar oldukça baskın bir yer işgal
ediyor.
Vakfın
kurulmasını talep eden gençlerin tanımadığı ve muhtemelen bilmediği, ‘İsmail Emre
çevresinde kendiliğinden oluşmuş’ bir vakıf imajı inandırıcı ve sağlıklı
durmuyor!
Bobaroğlu
bu konuşmasında aydınlık kavramını neden tercih ettiklerini ise şöyle
açıklıyor. ‘Aydınlık deyince bilim
geliyor akla, biz aklın aydınlığı ile tasavvufi, sufi bir iç aydınlanmayı
birlikte barışık düşünüyoruz.’
Yani
vakıf tasavvufi, sufi çizgisinde ısrar ettiğini, Anadolu’nun yerel kültürü ile
evrensel kültürü barıştıracak, hemhal edecek bir çizgi sürdürdüklerini ifade
ediyor.
Metin Bobaroğlu da Aydınlanma Vakfının WEB sayfasında yer alan
yazılarında ve video konferanslarında İsmail Emre’ye sıklıkla atıf yapıyor. Bir
Alevi- Bektaşi ozanı olarak değerlendirdiği Yunus Emre’ye sıklıkla değiniyor ve
izlediği yolun Yunus Emre yolu olduğunu tekrarlıyor.
Metin Bobaroğlu kimdir? İnternette arama yaptığınızda karşınıza
son derece entelektüel bir karakter olarak çıkıyor Bobaroğlu. Dil, felsefe,
tasavvuf üzerine yazan; Yunus Emre, Hacı Bektaş, Mustafa Kemal üzerine
konferanslar veren birçok kitabı bulunan her kesimden saygı gören bir isim.
İslami camiada tanınan isimlerle televizyon programlarına
çıkıyor, kendisini Kemalist olarak tanımlayan grupların konferanslarında,
televizyonlarında boy gösteriyor, Rotary kulüplerinde seminerler veriyor.
Aydınlanma Vakfı, İsmail Emre ile bağını asla gizlemiyor. Aksine
onun ve takipçilerinin adına açılan WEB sitelerinde İsmail Emre yüceltiliyor,
sohbetleri yayınlanıyor, vakfın youtube sayfasında İsmail Emre’nin bestelenen
doğuşlarının klipleri yer alıyor. Neredeyse her yazıda ve vakıf tarafından
başka isimler adına açılan WEB sayfalarında İsmail Emre’nin WEB sayfasına,
sohbetlerine, doğuşlarına gönderme yapılıyor.
Vakıf; felsefeden caz’a, dilden estetiğe, tarihten tasavvufa
kadar birçok alanda programlar organize ediyor. Ve oldukça düzenli şekilde bu
programları sürdürüyor. Vakfın aylık çıkardığı Düşünüyorum adlı bir bülteni http://www.anadoluaydinlanma.org/dusunuyorum-aylik-bulten/, bir süreye tabi olmayan Tematik Düşünüyorum Dergisi http://www.anadoluaydinlanma.org/tematik-dusunuyorum-dergisi/ Us Düşün Ve Ötesi adlı yine tematik bir dergisi mevcut http://www.anadoluaydinlanma.org/us-dusun-ve-otesi/
Bunların dışında İsmail Emre’nin geçmişte yaptığı sohbetlerinin
yayınlandığı İç Kaynak dergisi de yayın listesinde yer alıyor. http://ismailemre.net/ic-kaynak-dergisi/
Vakfın WEB sayfasında her şeyi bulabilmeniz mümkün. Tarikatın
kurucusu Halil Dervişoğlu, tarikatın önderi İsmail Emre, Emre’nin Doğuşları,
konferanslar, video konferanslar, yazılar, makaleler, kitaplar her şey bir tık
uzağınızda.
Ama WEB sayfasında bütün aramalarınıza rağmen bulamayacağınız
bir şey de var! Tarikatın kadın lideri Atiye Emrecan’ın adı bir kere bile
geçmiyor bu internet sayfalarında! Biberilik adı bir ansiklopedik bilgi olarak
birkaç cümle içi kullanım dışında asla anılmıyor.
Şimdi dönüyoruz en başa. Dini özgürlükler ve örgütlenme hakkı
bütün tarikatlar ve cemaatler için vazgeçilmezdir. Dini oluşumları yer altına
iten bir kamu otoritesi özgürlükçü bir zemin inşa edemez.
Yeraltına inen ve kendini gizleme ihtiyacı hisseden her yapı,
sorgulanamaz, hesap vermeyen bir sistem oluşturur.
Bu yüzden legal olmayan bir para trafiği, tarikat içi infazların
üzerini örten bir yapı oluşturulur.
Kamu otoritesi bir an önce dini özgürlükler üzerindeki bütün
baskıları ortadan kaldırmalı, Tarikatların, Tekke ve Zaviyelerin serbestçe
örgütlenebildiği bir düzenlemeyi sağlamalı bu yapılara legal bir statü vermelidir.
Kendini ister gizlemek için olsun, ister bir tercih olarak olsun
Tarikat olarak tanıtmayan, liderini açıklamayan/açıklamak istemeyen bir yapıya
karşı sizin lideriniz şu demek nezakete sığmaz!
Bu sebeple tarikatın liderinin kim olduğunu söylemeyeceğim. Ama
Anadolu Aydınlanma Vakfının WEB sayfası incelendiğinde okuma yazması olan
herkes tarikatın liderinin kim olduğunu kolayca anlayacaktır.
Fakat tarikatla ilgili şunu söylemekte bir beis yok: Tarikat
oldukça disiplinli ve organize bir biçimde varlığını sürdürmektedir. Bu varlığın
sürdürülmesi hadisesi ‘nefes alıyoruz’, ‘çorbayı kaynatıyoruz’ gibi bir idame
değil tabi!
Tarikat içi infazları (3 ölü, 6 yaralı. 1985’teki hesaplaşmada
yaralı sayısı artıyor) 2 gazete küpürü ile kapatabilen bir yapının
bağlantılarının çok güçlü olduğunu tahmin etmek güç değil.
Tarikat, Vakfın kurulduğu 1996 yılından sonra en parlak dönemini
yaşıyor. Vakfın kurucularının ve yönetiminin bilinmemesi / yayınlanmaması ise hem
söyleyeceklerimizi kısıtlıyor hem de Tarikat üzerindeki merakları artırıyor.
Son olarak şunu söylemeliyim ki, Biberilik meselesini
araştırırken yüzlerce sayfa kaynak okudum, onlarca video izledim.
Özellikle konferanslar ilgi çekici ve etkileyiciydi. Dini
metinler konusundaki gevşeklik dışında oldukça istifade ettiğimi de
söylemeliyim.
Vakfın entelektüel kapasitesi göz kamaştırıcı!. Keşke bu
entelektüel birikim, bir gizem, ‘saklanmak istenilen bir sır’rın gölgesinde
kalmasaydı!
https://hertaraf.com/koseyazisi-ustun-bol-din-le-degisik-iliskiler--4--biberiler-2400
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder