BİR HİLAL UĞRUNA(*)
Şeyh Sait isyanı, Şeyh Sait ve
arkadaşlarının Diyarbakır surları önünde darağaçlarında sallandırılması ile
sona eren bir ayaklanma değildi.
Şeyh Said isyanı bahane edilerek
ülkede ne kadar muhalif isim ve düşünce varsa kökünün kazınması hedeflenmişti.
Bu isyan sonrasında Terakkiperver
Cumhuriyet Partisi kapatılmış, Kazım Karabekir idamla yargılanmış (paçayı son
anda kurtarmıştı), muharrirler hizaya çekilmiş, gazetelerin yayın politikaları
istenilen kıvama getirilmişti.
Bununla beraber bu gazeteler,
gazeteciler, farklı düşünenler kadar şanslı olmayanlar da vardı.
22 Yaşında idam edilen İbrahim
Edhem bu şanssız kurbanlardan biriydi.
Dönemin şartları gereği
birilerinin korkutulması, kendine çeki düzen vermesi, hizaya getirilmesi için
birilerinin asılması İstiklal Mahkemelerinin rutin yöntemlerinden biriydi!
Aynı otorite, ‘bir devlet
geleneği’ olarak 1980 darbesinden sonra da kendi çocuklarının önce yaşlarını
büyültecek sonra da idam edecekti.
İbrahim Edhem 1903 (1904) yılında
Ankara’da doğdu.
Medrese eğitimi aldı, hafızlığını
tamamladı ardından Ankara Sultanisinin 10. Sınıfına kadar liseye devam etti. O
yıl Milli Mücadelenin en heyecanlı yılıydı ve İbrahim Edhem de birçok arkadaşı
gibi okulu bırakıp Milli Mücadeleye katıldı.
Maraş’ın Fransızlar tarafından işgali
üzerine Maraş’a gidip vaazlar verdi. Gençti, bıçkındı, iyi giyimli ve
bakımlıydı. Üstelik bilgiliydi ve güzel konuşuyordu. Gittiği her yerde dikkat
çekiyordu.
Gittiği her camide hayranlıkla
dinlendi. Maraş’tan İzmir’e geçti. Vaazlarına devam etti. Ünü giderek artınca
İstanbul’a davet edildi. Fatih, Ayasofya, Yeni Cami, Sultan Ahmet Camilerinde
milli heyecanı ayağa kaldıran vaazlar verdi.
Milli Mücadelenin kazanılmasının
ardından işler tersine dönmeye başladı. Karagöz, Yeni Mecmua, Resimli Gazete
gibi mizah tarzı yayın yapan gazetelerde İslamiyet aşağılanıyor, kadınların
tesettürü, erkeklerin giyimiyle alay ediliyordu.
Dönem ipini koparanın dini
değerlere saldırdığı, dini müdafaa edenlerinse acımasızca saldırıya uğradığı
zamanlardı.
İbrahim Edhem, İzmir’li
tüccarların yardımıyla vaazlarını kitaplaştırdı. Bu vaazlarda aynı zamanda İslam’a
yönelik saldırılara da cevap veriliyordu.
50 lira masrafla 5 bin adet
bastırdığı bu kitap önceleri hiç dikkat çekmedi. Çünkü o dönem buna benzer onlarca
kitap basılıyordu ve bu durum dönemin uleması ve ahalisi için sıradan bir
durumdu.
Yeni yönetim ise bu durumdan
rahatsızdı ve bu rahatsızlığı deklare etmek için fırsat arıyordu. Otorite,
İbrahim Edhem’i 1924 yılında yaptığı bir vaazı ‘Tahrik Edici’ bularak
tutukladı.
Hızlıca mahkemeye çıkarılan Edhem,
peşpeşe yapılan iki mahkeme celsesi sonunda 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
3 ay hapis yatan İbrahim Edhem
kimilerine göre şartlı tahliye edildi, kimilerine göre ise af ile serbest
bırakıldı. İbrahim Edhem serbest bırakıldı ama ‘sakıncalı’ hali hiçbir zaman
unutulmadı. Seyyar İstiklal Mahkemesi eliyle istihbaratçılara sürekli
izlettirildi.
İbrahim Edhem’i sakıncalı yapan
vaazları ya da söyledikleri değildi. Yakın olduğu çevreler otoriteye
rahatsızlık veriyordu.
Antalya Mebusu Hoca Rasih
(Mustafa Kemal’e muhalif), Kütahya mebusu Abdullah Azmi (Şeriyye Vekilliği
yapmış Mustafa Kemal tarafından Nutuk’da doğrudan hedef alınan bir isim.
Mustafa Kemal’e muhalefeti ile tanınıyor), Konyalı Mehmed Vehbi (muhalif), Şeyh
Sennusi (Cezayir’li Sennusi tarikatının lideri. Milli mücadelede Mustafa
Kemal’le birlikte şehir şehir gezmiş, Suriye’nin Anadolu’dan ayrılmaması için Suriye
şehirlerinde Araplara aylarca vaaz vermiş bir isim. Cumhuriyetten sonra tehdit
olarak algılanmış, takip edildiğini anlayınca Türkiye’yi terk etmiştir.) gibi,
İbrahim Edhem de gazino kültürü ile yetişen, bağlarından kopuk bir neslin
ülkenin geleceği için emniyet teşkil edemeyeceğini düşünüyordu.
Bu tehlikeli düşünce ‘Kürt
isyanını hedefleyen düşünceler’ iddiasıyla 1925 yılında Urfa’da tutuklanmasına
neden oldu. Şeyh Said isyanı iddianamesini hazırlayan savcı İbrahim Edhem’e de
isyanın düzenleyicisi rolünü uygun bulacaktı.
Ancak ne hikmetse isyanın
düzenleyicisi olan İbrahim Edhem, Şeyh Sait’le birlikte mahkeme edilmedi. Şeyh
Sait ve 46 arkadaşı Diyarbakır’da idam edildikten bir hafta sonra 5 Temmuz
1925’te mahkemeye çıkarıldı.
Hakkındaki iddia yıllar önce
bastırdığı ‘Hayatı Beşer: İslamiyette Ahlak ve Kadınlarda Tesettür’ adlı
eserinin ‘Sebilürreşad yayınına denk bir fikir ve zihniyet taşıdığının tespiti
ve İslamcı hareketin genç propagandistlerinden olduğu’ idi.
Mahkemenin savcısı İbrahim Edhem’in
aynı suçu daha önce işlediğini ve nasıl olduysa kurtulduğunu hatırlatarak bu
sefer gerici fikirlerini yayarak halkı bölecek hareket ve eylemlere
girişemeyeceğini, bunun vatana hıyanet kadar ağır bir suç olduğunu iddia ederek
sanığın idamını talep etti.
6 Temmuz 1925 tarihli oturumda
mahkeme heyeti tarihin en hızlı idam kararlarından birine imza attı. İbrahim
Edhem iki gün içerisinde idam cezasına çarptırıldı.
Nakşibendi ve Senusi tarikatından
icazetli olan Şer’i ilimler yanında tasavvufi ilimlere de vakıf olan İbrahim
Edhem, İslami kaygılarla yazdığı küçük bir eserinden dolayı 22 yaşında bir sabah
vakti Urfa Hükümet Konağı önünde kurulan darağacında infaz edildi.
İslam’a basın yayın yoluyla
açıkça saldırıldığı bir dönemde, İslam’ı savunduğu için idam edilen İbrahim
Edhem’in mahkeme süreci de, en az onu yargılayan İstiklal Mahkemeleri kadar şaibeliydi.
Yalancı şahitler, imzalı ya da
sahte imzalı mektuplar ile Maraş’ta, İzmir’de, Ankara’da, İstanbul
Fatih-Yenicami-Ayasofya-Sultan Ahmet camilerinde Milli Mücadele için çırpınmış
bir isim, vatan hainliği ile itham edilerek bütün muhalif fikirlere olduğu gibi
ortadan kaldırıldı.
Ruhu şad olsun!
(*) Yazı hazırlanırken Derin
Tarih dergisi tarafından yayınlanan İstiklal Mahkemesi Kurbanı 22 Yaşında Bir
Hoca kitabından istifade edilmiştir. (Ağustos 2013. Derin Tarih Kültür
Yayınları. Hazırlayan: Sadık Albayrak)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder