22 Eylül 2008 Pazartesi

güle güle...

güle güle

sabahın altısı
kahpe bir aydınlık sarıyor her yanımı
gülümseyen çiçekler kadar yalancı
ağrıyan başım gibi acı
gözlerimle ruhumun tezatlığı
çarpıyor yorgun bacaklarıma...

derme çatma bir oda
dağınık bir yatak
karışık bir masa
duvarda ruhunun asılmış resmi
üzerimde sesinin rengi
her sabahın altısında
elimde bir avuç kitap
üzerimde haki kamuflaj
ya da adi bir üniforma

aramak için ayak izini
sürüklenmişim yatalak bulvarlara...

içime sinmiş korku
sönmüş bir gaz lambasının
isli kokusu...
küf tadında eski bir sandığın
cezbeden buğusu...

mithatpaşa dan adımlarken kaldırımları
parke taşların kustuğu
ayaklarımdaki acı...
damarlarım her gün
biraz daha çekilirken
kir ile yıkanmış
bu temiz şehirden...
.
.

yapraklarını dökmüş ağaçlar
nasıl da benziyor
yaşlı analara...

vakit daha erken gitmek için.
saat daha sabahın kaçı...
söyleyecek sözlerim var,
cümlemi bitirmedim daha...

ama, sen git istersen...

uçurumlar birleştirir
bütün zirveleri nasılsa...

2 yorum:

Beter Böcek dedi ki...

''Duvarda ruhunun asılmış resmi,
üzerimde sesinin rengi'' Şiir çok güzel fakat bu cümle bir başka...
Sevgiler.

cyrano de bergerac dedi ki...

teşekkürler...

üstün

tagore