26 Eylül 2008 Cuma

Gıda Güvenliği: Hemen, Şimdi!

İlk insandan bugüne hayatımızın devamlılığını sağlayan temel unsur: gıda!.
İlk insanın beslenme alışkanlıkları ile binlerce yıl sonra bizlerin beslenme alışkanlıkları arasında - ürün çeşitliliği ve üretime katılan materyal bir kenara bırakılırsa- çok fazla fark olduğu söylenemez.

Önce ihtiyacı olan gıdaları üreten sonra ürettiği gıdalardan tohum ve fidan ile hayatın devamlılığını sağlayan, enson olarakta milletlere ayrıldıkça ticari bir araç haline gelen gıda; bugün sayılan fonksiyonlarından farklı olarak aynı zamanda uluslararası siyasetin ve küresel kapitalizmin elinde önemli ve tehlikeli bir silah!

Tarih kitapları yeryüzündeki savaşları sınıflandırırken ganimet ve dinsel gerekçelerle yapılan savaşlar, enerji savaşları (petrol) ve su savaşları olarak tanımlıyor. Yaşadığımız yüzyıl tarih boyunca yaşanan tüm bu savaş türlerine şahitlik etti.
Bugün ise artık adını gıda savaşları olarak kolaylıkla koyabileceğimiz bir savaş gözler önünde yaşanıyor ve anlaşılıyor ki önümüzdeki yüzyıl bütün dünya için öncelikle gıda savaşlarına sahne olacak.

Küresel kapitalizm ve emperyalizm insanlığın ihtiyaç duyduğu temel gereksinimleri tekelinde tutarak, ulusları egemenliği altına alıyor.
Önce yeraltı kaynakları sonra yerüstü kaynakları sonra vazgeçilmez temel gereksinimimiz su ve gıda uluslararası kapitalizmin ve emperyalizmin elinde mükemmel bir silaha dönüşüyor.
Her şey gözlerimizin önünde olurken yaşananlardan bu kadar bihaber olmamız inanılır gibi değil.

Daha bir yıl önce bu ülke topraklarında kamu arazisini işgal ederek on yıldır üretim yapan uluslararası bir şirket, bütün yargı kararlarına rağmen üretimine ara vermeyerek hukuku ayaklar altına aldığı yetmezmiş gibi, bu ülke meclisinden kendisine özel bir yasa çıkarttırarak işgal ettiği kamu arazilerinin kendisine tahsisini sağlayabildi.
Sadece bu bile gıdanın nasıl bir uluslararası silah olduğunu açıklamak için yeterli.

Ülkemiz gıda güvenliği noktasında hiçte iyi bir yerde değil.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu sınırımızda büyük ve küçükbaş hayvan hareketleri kontrol altına alınamıyor.
Hayvan girişleri bir yana daha doğru düzgün kesim alanları ve hijyen şartlarına sahip mezhabalarla sıklıkla karşılaşılmıyor.
Hayvansal kökenli hastalıkların kaçak kesim yoluyla marketlerimize evimize girişi ne kadar tanıdık!.
Modern üretim alanlarında üretilen sebze ve meyvelerimiz yabancı ülke gümrüklerinden geri dönerken, yerli pazarda hiçbir şey yokmuş gibi satılabiliyor.
Fazla ve bilinçsiz kullanılan zirai ilaçlar, ürünler üzerinde standartlar dışında birikebiliyor.

Bir zamanlar gıda alanında kendi kendine yetebilmesi ile övünen ülkemiz tarım alanlarının azalması ve tarımla iştigal eden nüfusun azalması nedeniyle en temel gıda ürünlerini bile ithal etmek zorunda.
Onlarca yıl boyunca sanayileşme yalanıyla kandırılan ülke insanı kendi üretimini yapmak yerine başkalarının yanında işçi olmaya özendirildi.

Köylüler kentlileşme yalanıyla topraktan uzak tutuldular.
Oysa hayatta hiçbir şey tesadüf değildi.
Sanayi devrimi yalanıyla topraktan utandırılan, toprağı işlemek yerine kahvehanede oyun oynaması özendirilen halk kitleleri sanayi devriminin kendileri için çökmesiyle işsiz ve umutsuz kaldılar.

Ama uluslar arası çetelerin çözümü hazırdı!
Gündemimize birden bire GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) ürünler girdi. Önce insan neslinin devamının bu organizmalarla sağlanacağı, yeryüzündeki açlığın ancak bu yolla önlenebileceği duyuruldu.
Köylerimizde yetişen ve bir önceki üründen tohumla çoğaltılan doğal ürünlerimiz yerine laboratuar ortamında üretilmiş düzgün görünüşlü, istenilen renkte uzun süre dayanabilen tadı ve görüntüsüne müdahale edilebilen ve aslında tam olarak ne olduğu bilinmeyen yeni ürünler girdi.
Tohum sektörünü elinde tutan uluslar arası güçler bu ürünlerin tohumlarından çoğaltılmasını engellediler.
Her yıl yeniden tohum satarak kendilerine ebedi bir pazar oluştururken, doğal ürünlerin yok olmasına da ön ayak oldular.
Bugün pazarlarda marketlerde eriştiğimiz neredeyse bütün sebze ve meyveler transgenik tohumlarla elde edilmiş ürünler. Bu ürünlerden elde edilen diğer yan ürünler, yağlar, gevrekler, paketlenmiş ürünler, konserveler insan sağlığına olumsuz etkileri bilinen transgenik ürünlerden elde ediliyor.

Günlük hayatımızın neredeyse vazgeçilmez ürünleri arasına giren gazlı içeçekler, bu ürünler içinde yer alan renklendiriciler ve tatlandırıcılar, süt ve süt ürünlerinden elde edilen yan ürünler, peynir ve katı yağlar bu ürünler içine katılan homojenleştiriciler, tatlandırıcılar, renklendiriciler, mayalar ve diğer katkı maddeleri…

Bunca ürün ve yan ürünün tüketildiği dünyamızda gıda güvenliği kavramı giderek daha fazla önem kazanıyor. Ve biz tohum üretiminden, son tüketiciye kadar besin zincirinin her halkasında size doğru ve güvenilir bilgi sunmak için buradayız.

Peki ya siz?

Hiç yorum yok:

tagore