1 Şubat 2010 Pazartesi

SEN TAŞ AT, BEN MERMİ




Yok.
Bugün hukuki mevzuat günüm değil.
Güvenlik güçlerine muhakemetin, ulusal veya
uluslararası mevzuattaki yeriyle ilgili değilim.
Vatanın birlik ve beraberliği,
milletinin ülkesiyle bölünmez bütünlüğü
ve ulus devlet ideasının kime bilmem ne faydasının
olduğundan da bahsetmeyeceğim.
Milli Eğitim Bakanının elinden takdirname almış Berivan’ın
kaç yıl hüküm giydiğini de dilime dolamayacağım.
Benim gibi okul hayatı tembellikle geçmiş, hiç bakan elinden
ne takdirname, ne teşekkür belgesi alamamış Anadolu evlatlarına haksızlık etmem istemem.
Takdirname alan Berivan’la, tembellik eden Berfin arasında
sınıfsal bir çatışma olsun da istemem!
Üstelik her sorunu sınıf çatışması denkleminden okuyan
anlı şanlı solcu yazarlarımızın “Takdirname alan Berivan” modelinden yola çıkarak
oluşturdukları yeni sınıfsal çatışmaya da taraf değilim.
O işi kadrolu arkadaşlarımız yapıyor zaten 1950 model zihinleriyle…
*
Bilinçlerimiz taptaze.
Taş bize önce Filistin’i çağrıştırır ve Filistin’in çocuklarını…
Hepimizin hafızasında hala askıda durur,
Filistinli çocukların İsrail askerlerince
bir tarlada kollarının kırıldığı sahne…
Ve sonra kamera kayar yavaşça, eksen değişir…
Ve Diyarbakır’da özel timin daha birkaç ay önce
yakalayıp kameralar önünde tekmelediği çocuklar gelir gözümüzün önüne…
Filistinli çocuklar söz konusu olduğunda
“bir taş at.
bir taş daha at.
bir yumruk yükselt.
duvara bir slogan yaz.
bir hayal kur.
sokaklara sahip çık.
bir slogan at.
bir ateş yak.”

diye başlar cümlelerimiz…
Kendi topraklarımıza gelince,
taşlar uçuşurken küçük çocukların ellerinde
ve coplar, plastik mermiler ve gerçek mermiler
bizim üniformalılarımızın elinde ise sus pus oluruz.
Gazete manşetlerinden özel timin futbol topu dağıttığı,
şeker ikram ettiği sahneler kazınır zihinlerimize…
ve bu sırada ideoloji kalkmıştır aradan…
ne Aydın Doğan’ın çocukları, ne yandaşlar…
ne sağcılık, ne solculuk, ne İslamcılık…
ulusal çıkarlar etrafında, “devletin ali menfaatleri” adına aynı dil ve üslupla atılır manşetler.
Aynı ağızdan çıkmışçasına...


*

İbrahim tenekeci “sen türkü yak ben mermi” der bir şiirinde.
Artık yeni türküler yakıyor güvenlik güçleri “sen taş at, ben mermi” diye..
Ne güvenlik güçleri suçlu tek başına, ne taş atan çocuklar.
Asıl suçlu siyasi irade veya siyasi iradesizlik!
Siyasi iradeyi şu anda kullananlar sevgili Osman Sarı’nın şiirlerinden bestelenen marşlarla büyüdüler.
“Savaşa girdin kalbim, bin yara aldı beni
Ne denli acı varsa aradı buldu beni…”
Sıradaki “parça” bütün taş kalpli yöneticilerimize,
taş kalpli yargıcılarımıza ve taş kalpli güvenlikçilerimize gelsin o halde…


Taş Gazeli


I.
Taş taş değil bağrındır taş senin
Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin

Bir katılıktır dinamit söker mi yürekleri
Başın bir kez bu kalbe çarpmasın ey taş senin

Kazmayı kayalara değil kalplere vur ey
Ferhat niçindir kırdığın bunca taş senin

Anne seninle bağrın döğer gider mi acı
Hanidir Ferhad'dan aldığın ders taş senin

Sen de mi taşla bir oldun ey sevgili
İşitmez oldun beni kalbin taşdan taş senin

Ölüm sendendir bana nedir taşlamak beni
Bana güldür çiçektir attığın her taş senin

Gözünü dikme taşa işte parça parçadır
Şimşektir bir bakışın dayanır mı taş senin

Deprem değildir dağı ve beni sarsan
Bir bakışın komaz taş üstünde taş senin

Niçin çıktın dağlara evren çöl oldu leyla
Topuğun öpmek için toz oldu dağ taş senin

II.
Taş taş değil bağrındır taş senin
Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin

Ülkendir taş ve beton bu yanlışkent
Her gün bir yanın biraz daha taş senin

Taş alanlarıdır taş insanları taşır bir
Nereye gelsen ey aşk karşında bu taş senin

Uygarlık taşla taşımak çağlar üzre
Kolların bu denli güçlü müdür senin

Bir taş devridir ama bağışla beni
Niçin bunca geldim üstüne ey taş senin

Bir İbrahim bıçağı ikiye biçer taşı
Sevgili nasıl kırdı kutlu dişin taş senin

Ölüm bir kasırgadır çevirir seni beni
Nedir kucağında kocaman taş senin

III.
Bir bir yürürlükten kaldırılıp çürümüş devrimleri
En gürbüz bir devrimi dikmek yerine taş senin

Nereye koysam seni söyle ey yüreğim
Bir gün beni ele verir bu güçlü atış senin
.
Osman Sarı

Hiç yorum yok:

tagore