8 Şubat 2010 Pazartesi

BAROSUNUN DANIŞTAYI!





Şaşırıp şaşırmadığımı soruyor arkadaşlar.
Baştan söyleyeyim ki, hiç şaşırmadım.
Kararın nasıl verileceğine dair tereddütüm yoktu.
Ama, evet itiraf edeyim, zamanlama beni şaşırttı!
Ben Danıştay kararının sınavlara çok az bir zaman kala verileceğini ve hem YÖK’ün iki ayağının bir papuca sokulacağını, hem de meslek lisesi öğrencilerinin psikolojik olarak perişan edileceğini düşünüyordum.
Hemen sevinmeyin…
Daha zaman var ve henüz oyun bitmedi, hala haklı çıkabilirim!

Danıştay’ın katsayı kararını erken! açıklaması YÖK’na yeni bir düzenleme yapma şansı verdi.
Belki de ilgili daire sınava kadar bütün kartları açtıralım da, “altın vuruş”la işi bitirelim diye düşünmüştür!
Neden olmasın?
Katsayı sorununun en temel üç muhatabı var malumunuz.
1. İstanbul Barosu
2. Danıştay
3. Meslek lisesi öğrencileri ve aileleri
Istanbul barosu açısından bakıldığında, Hukukun yaygınlaştırılması ve adaletsizliklerin giderilmesi için çalışması ve hukuktan taraf olması gereken bir meslek örgütünün, üzerine vazife olmadığı halde yüksek öğretimde eşitlik ilkesinin iptalini ve hukukun gasp edilmesini istemesi son derece manidar!
Kaldı ki, İstanbul Barosunun işi, hukuku yaygınlaştıran ve eğitim eşitliğine fırsat veren bir düzenlemenin iptali için gayret sarf etmek değil.
Toplumun bir kesimi tarafından “darbeci” olarak anılan bir meslek örgütü bahsettiğimiz.
Bu açıdan bakınca aslında taşlar yerine oturuyor!
O halde bize de söz söylemek düşer.
Istanbul Barosu yöneticileri hukuk fakültesini bitirmiştir, evet.
Avukattırlar, evet.
Ancak bu barodaki arkadaşların hukukçu olduğu anlamına gelmez!
Olsa olsa ticaret erbabıdır hepsi!
Avukatlıktan geçinen ticaret erbabı!
Bu ticaret erbabının çocukları hangi liselerde okuyor, bakmak lazım birde!
Kimilerinin tembel çocuklarına, doğum günü hediyesi olmasın bu katsayı kararı!


Uzun zamandır, Türkiye’de hukuk devleti çizgisine karşı, bir “yargıcı cumhuriyeti” lobisi oluştuğunu söylüyoruz.
Ve yaşanan gelişmeler hep bizi haklı çıkarıyor.
Ve bu “yargıcı” lobisi yasama ve yürütmeyi kontrol etmek istiyor.
Açıkça ulufe ve cülüs isteyememenin bir sonucu olabilir mi bu?
Bir çeşit “gelinim sen anla” hali…

Meslek liseli gençler ve ailelerine ise tamir edilemez bir tranva kaldı geriye.
Nice emek, nice gayret, onca maddi harcamaya karşın pinpon topu gibi bir oyana, bir bu yana fırlatılan hayatları var bu çocukların…
Ve sevgili “yalnız ve güzel ülkeleri” hizmet bekleyecek onlardan…
Devlet değil mi, “hem sever, hem döver” diyecek, az gelişmiş yöneticileri…

Bu karar yargının, yasama ve yürütmeyi kontrol etmesi, yasama ve yargı erk’i üzerinde baskı kurma çalışmalarının en bariz örneği...
Şimdi YÖK, Meslek lisesi öğrencilerini bu ideolojik çarpışmanın dışında tutarak, öğrencilerin moral motivasyonlarını da göz önüne alarak en kısa sürede katsayı problemini derhal çözmeli…
Ve diğer yandan gözlerimiz Danıştay’ın üzerinde olacak.
Bakalım başka davalarda da bu kadar hızlı karar verebilecek mi?
Bakalım katsayı kararı “matbu” bir karar mı?!
Bekleyecek ve göreceğiz…

Hiç yorum yok:

tagore