11 Kasım 2008 Salı

Modern Bir Hurafe: Sevgililer Günü!


Alışveriş merkezlerinde standlar açılacak. Gençler, çocuklar, birbirlerini sevdiklerini yazıp küçük kâğıtlara, bu standlara asacak. Gül satışları artacak. Sadece bu gün için üretilen hediyeler, sadece bu gün için düzenlenen organizasyonlar olacak. Kimi menüsünü değiştirecek lokantasının, kimi sadece bugün için bütün vitrin tasarımını yenileyecek. Gözün görebildiği her yer beylik cümlelerle donatılacak. Gazeteler, televizyonlar en ilginç, en medyatik sevgililer günü kutlamasını haber yapacak. Mahallenin üzerinden helikopterle çiçek atanından, boğaz köprüsünde ilanı aşk! edene kadar ne kadar aklı evvel varsa ser-hoş olacak.

Gün bitip sabah olduğunda, hatta hazırlıkları bir hafta-on gün önceden başlayan sevgililer günü hurafesi bittiğinde kapitalizm / kapitalistler yine avuçlarını ovuşturacak. Sömürü çarkının birinin bitmesine üzülürken, yenisinin başlayacağı günü düşünerek umutlanacaklar. Kabarık kredi kartı hesaplarıyla, hesapsız bir hayatın arkasından yine bakakalacak birileri. Kredi kartının limiti kadar itibar görenler, aldıkları hediyenin ederi kadar sevilecekler.

Küresel Bir Oyun / Küresel Bir Sömürü Çarkı

Bankalararası Kart Merkezinin (BKM) verilerine göre Türkiye’de 33 milyon kredi kartı var. Banka kartı sayısı ise 54 milyon civarında. Kredi kartları hem işlem hacmi, hem de işlem adedi açısından banka kartlarına fark atmış durumda. Kredi kartlarının nakit çekim olanağı sağlaması bunda en önemli etkin belki. Banka kartlarının sadece hesapta para varken kullanılabilmesi ve nakit para gibi kullanılabilmesi düşük kullanımın nedenleri arasında.

Kredi kartları ile tüketim psikolojisi arasında doğrudan bir ilişki var. Hatta kapitalizmin “kapitalizm” olmasında en önemli adımın kredi kartları buluşu olduğunu iddia edenler bile var. Bugün yaşadığımız “Üretme - Tüket.”, “ Tüket – Sorgulama” mantığının ana gerekçesi de bu.

Aklı başında herkes sistemin periyodik tüketim günleri ihdas ettiğini, bu günlerde bilinçsizce tüketimi televizyon ve gazeteler yolu ile yaydığını, bu tüketim günlerinde kredi kartıyla da alışveriş olanağı sağlanarak “paran yoksa da harca” düşüncesinin toplum genelinde hakim kılındığını kabul ediyor.

Şöyle bir düşünün: sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, doğum günleri, öğretmenler günü, hemşireler günü, milli bayramlar ve hatta dini bayramlar tüketim psikolojisinin argümanı olarak kullanılıyor.

Bize diyorlar ki; sevdiklerinize sevginizi aldığınız hediyeler ile ispatlayın, hediyenin markasını söyle beni ne kadar sevdiğini söyleyeyim! Pahası aslında ambalajından daha az tutan bu hediyeleri sokaklarda, caddelerde ellerinizde taşıyarak global sermayenin ayaklı reklam panoluğunu yapın.

Bize diyorlar ki; annelerinizi, babalarınızı, sevdiklerinizi yılda bir kez hatırlayın. Bize diyorlar ki; karşınızdaki size, aldığınız hediye kadar değer verir, siz karşınızdakine aldığınız hediye kadar değer veriyorsunuz.

Global Çetelere Hayır!

Küresel kapitalist hegomanya yılı periyodik dilimlere bölerek her dönem için tüketim günleri ihdas ediyor. Üretimin artması için tüketimin artması gerektiğini söyleyen kapitalistler: dinsel kavramları, milli değerleri bile istismar edebiliyor. Namaz kılmak için küçük bir Mescid yeri ayırmayan devasa alışveriş merkezleri, ramazan bayramlarında, kurban bayramlarında vitrinlerini dinsel argümanlarla dolduruyor. Ve ne acıdır ki, küresel kapitalizme sözü olduğunu iddia edenler, muhalif duruşuyla sömürü düzeninin karşısında olduğunu iddia edenler bu alışveriş merkezlerinin geçirdiği dönüşümü alkışlayarak, gelişme addediyor. İşte hayatı okuyamamak tam olarak budur.

Siz, siz olun, duygularınızı kapitalist sistemin çarklarına kaptırmayın. Sevdiklerinize, sevdiğinizi ifade etmek için matbu günler beklemeyin. Sevginin banknotlarla, hediye paketleriyle tarif edilemeyeceğini, hem kendinize, hem de duygularınızı istismar etmeye çalışan global çetelere ispat edin!

Hiç yorum yok:

tagore