25 Ekim 2008 Cumartesi

ah şehadet, vah şehadet

şehitlik mevzuunda tarafta Rasim Ozan Kütahyalı'nın geçtiğimiz günlerde yazdığı
bir yazı vardı ve önemliydi.
bu yazıya istinaden Yeni Şafak'ta Yasin Aktay din istismarının sınırlarını
daha da genişleten bir yazı yazdı.
bunu takibende Taraf'ta Cihan Aktaş şehitlik ve şehadet i konu aldı.
devamında kütahyalının bir yazısı daha şehitlik, şehadet din istismarı
üzerine yoğunlaştı.
geç kalınmış özellikle de islamcılar açısından çok geç kalınmış bir tartışma idi.
ne ki oda güdük kaldı ve sağ refleks baskın çıkarak konunun bir kaç
yazıyla ört bas edilmesine neden oldu.
(bu arada söyleyeyim uzun zamandır -bir islamcı olarak- aklımda olan bir yazıyı
kütahyalı yazdığı içinde kıskandım. tembellik kötü)
şimdi, sağ refleksden, islamı sağcılaştıran ve hanefiliği devlet dini yapan
ve bundan başka din algısını kabul etmeyen ama yeri geldiğinde hanefilerinde
canına ot tıkayan kutsal rejimimizden bahsedecek değilim.
mesele sağcı hanefilerin (islamcıları sağcılıktan tenzih ederim) her tokat
yediklerinde diğer yanaklarını dönmeleri de değil.
o günden sonra ısrarla takip ettim ve taraf gazetesinde ulusalcı olmayan
bir çatışma haberi bekledim. ama taraf bile şehit ve şehadet kavramlarını
kullanmaktan ve hatta manşete çekmekten geri kalmadı.
bu durum sadece lugat-ı meşhur ile açıklanamaz.
demek ki bilinçaltımızda bir takım kabullerimiz hala canlı.
hemen söyleyeyim ki şehadet islami bir kavramdır. ister terör örgütleri,
ister militer kurumlar olsun kimsenin canı istedi diye kimse şehit olmaz.
üstelik müslüman halkıyla topyekün savaşmaktan bahseden canlılar ve onların kişisel fantazileri için ölürken kimse şehit olmaz.
yakınlarını kaybedenlere başsağlığı dilerim,
ama üzgünüm birilerinin bizi kullanmasına ve
biz kendimizi iyi hissedelim, diye kavramlarla bize
tecavüz edilmesine izin vermemeliyiz.
gerçekler acıdır.

Hiç yorum yok:

tagore