11 Nisan 2008 Cuma

“V for VENDETTA”


Ankara’da herşey olağan seyrinde ilerliyor.
Beklendiği gibi AKP’ye yönelik kapatma davasında Anayasa Mahkemesi oybirliği ile davanın kabulüne karar verdi.
Ak parti dahil hiçbirimiz için bu karar sürpriz olmadı…
Cumhurbaşkanı GÜL’ün vatan hainliği dışında yargılanamayacak olmasına rağmen, dava kapsamına 7’ye karşı 4 oyla dahil edilmesi ise hepimizi sadece gülümsetti.

Cumhurbaşkanının eylemlerinden masum olması modern zamanlarda kabullenilebilir bir durum değil elbette.
Ancak kuralları baştan koyulmuş bir oyunda bizimkilerin-sizinkilerin yargılanmasına göre tutum değiştiriliyor olması bir hukuk devletinde ne anlama geliyor yorum akıl sahiplerinin.

Yaşananlar gösterdi ki Türkiye’de 1800 lü yılların başlarından itibaren kamu erkini ele geçirmiş olan İttihat ve Terakki (İT) cephesi hala etkinliğini sürdürüyor.

Bununla birlikte bugüne kadar işgal ettikleri alanlardan halk iradesi ile birer birer uzaklaştırılan bu gizli ve derin tarikat gücünü kaybetmenin sarhoşluğuyla her şeye saldırıyor.
Bu öyle bir saldırı ki sonuçları ne olursa olsun göze alınmış durumda.
Devletin bekası da, milletin geleceği de bu tarikatın gözünde önemsiz!

İT’nin ulusalcıları da milliyetçileri de bugüne kadar kendilerini vatanperver olarak pazarladılar.
Kendileriyle aynı yerde durmayanları düşmanları olarak gördüler.
Durdukları yeri tariflerken hep kutsallaştırılmış kavramları kullandılar.
Temel hedeflerini devletin ve milletin korunması ve yüceltilmesi olarak belirttiler. Ancak ne zaman ki milletin ve devletin kendileriyle hesaplaşmaya girdiğini gördüler bu vakte kadar kutsal bildikleri kavramları teker teker yıkarak kişisel çıkarları için toplumsal değerleri yerle bir ettiler.

Bu hikaye aslında tanıdık…
Daha öncede devlet için çalıştığını iddia eden grupların devlet içinde nasıl çeteleştiklerini ve her türlü kaçakçılığın bu eller tarafından nasıl yönetildiğini izlemişti Türkiye.
Çetelerin birbirleriyle savaşmaya başlaması önüne gelenin önüne gelenin bacağına sıkmaya başlamasıyla çetelerin bir kısmı deşifre edilmişti.
Şimdi de benzer bir durum yaşanıyor.
Öyle anlaşılıyor ki devlet içinde bazı birimler yine devlet içinde bazı birimleri deşifre ediyor.
Karşılıklı yaşanan karşı istihbarat ile de herkes zarar görüyor olmalı ki istihbarat örgütü gibi çalışan gazetecilerden uzlaşın çağrıları geliyor.

Artık herkes kabul ediyor ki AKP’ye yönelik kapatma davası Ergenekon operasyonunun rövanşı niteliğinde.
Uzlaşın diyenlerde aslında sen operasyonu bitir, bende kapatma davasını sonlandırayım demek istiyor.
Ancak gelinen noktada kılıçlar çekilmişken ne Ergenekon operasyondan geri dönülebilir ne de her ne yapılırsa yapılsın kapatma davasının geri dönüşü olabilir. Yargılama sürecinin ne kadar süreceğini elbette bilemeyiz ama sonuç herkes için aşikar.
O yüzden olmalı ki artık kulislerde savunma değil yeni partinin adı tartışılıyor.
AKP’nin yapacağı yasal düzenlemenin de hiçbir serbest seçimde işbaşına gelememiş müzmin muhalif parti tarafından anayasa mahkemesine götürüleceği düşünülürse sonucu tahmin edebiliriz.

Sonuç ortada olmasına ortada ama bu kez hesaplaşmanın 28 Şubattan farklı olarak her iki cephede birden yaşanacağı söyleniyor.
Yıllardır bu ülkede oligarşinin bayraktarlığını yapmış, hiçbir zaman iktidar olamamış ve hiçbir serbest seçimde halkın teveccühünü sağlayamamış partinin başkanı da bu kez gidecek.
28 Şubatın aktörleri nasıl siyaset sahnesinden silindiler ve tarihte kara birer leke olarak yer işgal ettilerse bu kez onlarca başarısızlığın ardından kendi cephesi karayı da Deniz’i de bitirecek.

Görüldü ki AKP istediği kadar ulusalcı çizgide icraatlar yapsın kimseye yaranamıyor. 301 maddenin oylanması sırasında sivil toplum örgütlerinin yerine oligarşi yanlısı örgütleri ve ulusalcıları akıl hocası seçen AKP bugün aynı merkezlerin odağı halinde… Sosyal Güvenlik Yasasında yurttaşın değil işverenin safında yer alan iktidar sermayeden de istediği desteği bulabilmiş değil.
Petrol kaçakçılığı davasında PO ile uzlaşmaya giden ve trilyonluk cezayı affedip kuşa çeviren maliye bakanı bugün kartel medyasının tutumu karşısında ne düşünüyor acaba.
Hala çok geç değil.
AKP ittihat ve terakkiye karşı halkı yanına alabilir.
İnsanları sınıflara bölmeden 301. maddeyi kaldırabilir.
Sosyal Güvenlik Yasasında yurttaş lehine düzenleme yapıp, kartel medyasını beslemekten vazgeçebilir.
Yoksa halk desteğini de kaybederek parti mezarlığındaki yerini alacak.



Ülke adına umutlarımız giderek azalıyor.
Bu ülkenin ihtiyacı olan şey bina değil umut demişti “v for vendetta” nın finalinde kahramanımız.
Bu ülkenin umudunun “v for vendetta” gibi olmasını istemiyoruz.
Ama zorluyorlar!

Üstün BOL

Hiç yorum yok:

tagore