1 Şubat 2011 Salı

YOLLAR VE KUŞLAR



Çocukluğum yol kenarlarında hayvan otlatarak geçti. Yollar asfalt değildi o zamanlar.
O zamanlar şimdiki gibi bin bir çeşit araçta bulunmazdı yollarda.
Ford minibüsler uzak ve yakın köylere yolcu taşırlardı.
Mesafe yakınsa günde birkaç kez ve mümkün olduğunca okul saatlerinde…
Uzaksa sabah akşam bir kere.




Minibüsü kaçırdıysanız yakın akrabalardan kalacak bir yer ayarlamanız gerekirdi: ne ki bırakın yakın akrabaları, akraba olmayanların evinde kalmak bile, hiç zor olmazdı.
Bu tek tük araçların geçtiği yol kenarlarında en büyük oyunumuz araç-plaka oynamaktı.



Herkes bir plaka tutar ve sonra geçen arabaların plakaları sayılırdı. Kimin tuttuğu plaka daha çok geçmişse o kazanırdı.
Ve bu oyun akşama kadar sürerdi zira akşama kadar ancak 15-20 araç geçmiş olurdu.
Ben genelde DR veya DD plakalı araçları tutardım…
Çünkü şimdiki neslin hiç bilmediği “NAFA” araçları genelde DD, DR plakalı olurdu.



Yol kenarlarında dolanırken bir gün yolcu otobüslerine binebilmeyi hayal ederdim.
Uzak yerlere gidebilmek, saatlerce günlerce hiç inmeden yolculuk edebilmek…
Öyle keyifli gelirdi ki, düşünmesi bile…
Sonra büyüdük ve şimdi yolcu otobüslerinden nefret ediyorum!
İlginç zamanlardı gerçekten.




Ve Kuşlar Geçer İçimizden…
Bir gün, yine çocukken, yine hayvan otlatırken…
Fırtınalı bir günde…
Gökyüzünden büyük bir karaltının üzerime geldiğini görmüştüm.
O güne kadar görmediğim büyüklükte kuşlar üzerime üzerime geliyordu. Bulunduğum açık alandan koşarak ağaçların arkasına saklandım.
Hayatımda hiç korkmadığım kadar çok korkmuştum.




O zamanlar televizyon girmemişti daha hayatıma ve psikopat korku filmleriyle tanışmamıştım.
Yıllar sonra öğrendim ki üzerime gelen kuşlar, fırtınadan kaçarak acil iniş yapan göçmen kartallarmış.
Kışları genelde “Cıdık” kurarak çıktığım kuş avları dışında ilk temasım bu olmuştu kuşlarla.
Nereden bilecektim ki yıllar sonra en büyük hobim kuşlar olacak…





Ankara’dan otobüse binip herhangi bir yöne seyahat ettiğinizde eğer biraz dikkatliyseniz havada süzülen veya elektrik direklerine konmuş yabani kuşlar göreceksiniz.
Kuş dediysem Serçe’leri, İspinoz’ları, Tepeli Toygar’ları, Saksağan’ları, Leylek’leri, Karga’ları kastetmiyorum.
Deliceler, Şahinler, Doğanlar… Yabani kuşlar…




Hafta sonu Amasya’dan Ankara’ya otobüsle yolculuk etmemiş olsaydım ve otobüsün camından onlarca yabani kuş göremeseydim okuyamayacaktınız bu satırları.
Birkaç yıl önce bu kuşların beş on kilometrede bir ancak görülebildiğini düşününce…
Kuşların yaşam alanları bunca tehdit edilmişken, azalmışken, tarımsal ilaç kullanımı, şehirleşme, tarım alanlarının sürekli genişletilmesi ve çevre kirliliği hızla artmaktayken neredeyse her kilometrede bir yabani kuş görebilmek nasıl bir mutluluk tarif edemem.






Bizimle bunca iç içe yaşayan ancak varlığından bunca habersiz olduğumuz başka bir canlı türü yok!
Bırakın şehirlileri, köylülerimiz bile birlikte yaşadığı kuşları tanımıyor. Bütün kuşlar Serçe, bütün uçucular Kuş!
Bu yabancılaşma affedilir gibi değil…

Ankara’da Gizli Bir Vaha: MOGAN GÖLÜ


Eğer Ankara’daysanız ve bu şehirde yapacak hiçbir şey bulamıyorsanız…
Ve üstelik kuşları seviyorsanız…
Mogan sizi çağırıyor.
Mogan gölü göçmen kuşlara ev sahipliği yaptığı gibi, yıl boyu konaklayan kuşları da barındırıyor içinde.





İki yüz’ün üzerinde kuş türü Mogan’ın sazlıkları arasında sizi bekliyor.
Bazen bir Yalıçapkını, bazen bir Saz Delicesi, Balıkçıllar, Kızıl Şahin, Turna, Çeltikçi, Baykuş çok şanslıysanız bir Mavi Gerdan’la karşılaşmanız içten bile değil.
Hele birde sabah namazından sonra uyumayıp çıkarsanız Mogan’a gördüğünüz göreceğiniz en güzel gün doğumuyla karşılayabilirsiniz günü…
Yapmanız gereken sadece Büyükşehir Belediyesinin rekreasyon alanından uzak durmak ve Mogan’a el değmemiş noktalardan giriş yapmak…
Hücrelerinizin yenilendiğini hissedeceksiniz.
Allah’ın her gün, her saniye, her an yaratışına tanık olacaksınız.
Belki çocukluğunuza gideceksiniz benim gibi…
Hayvan otlattığınız, araç plaka oynadığınız zamanlara…
Ve belki o zaman bir miktar Ankara ürkütmeyecek sizi…
Belki ama…
Ve bir miktar…



NAFA: Şimdiki Devlet Su İşleri Araçları
Cıdık: Kuşları bacaklarından yakalamak için kullanılan ipli düzenek

(http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=5543)Adresinde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

tagore