7 Şubat 2013 Perşembe

BENDEN UZAK OL AMERİKA




Vize almak için kuyruğa girersiniz.
Kibir karşılar sizi, nezaket görüntüsünün arkasına gizlenmiştir.
Potansiyel teröristsinizdir, teröristlerin gözünde. Teröristler herkesi kendi gibi bilir ya…
Parmak izlerinizi alırlar, eşleştirmek için ülkelerine girişte.
Ahmet ve Muhammed’se adınız, öyle hemen vize alamazsınız. FBI güvenlik soruşturması yapacaktır önce.
Bütün dünyanın parmak izini toplarlar paranoyak korkuları yüzünden.
Uçaktan indiğinizde, sırada bekletirler sizi, tek sıra.
Karşınızda, yine nezaket zırhını bürünmüş kibirleri ve kabalıkları vardır.
Bekleme çizgisinin bir adım önünde durdun diye sıradan bir 657’li kendince ceza verir size.
Gülümseyerek söversiniz, nasılsa anlamaz Amerikalı.
Beraber yola çıktıklarınız hayranlıkla izler olan biteni.
Her şey ne kadar düzenlidir, herkes ne kadar dikkat etmektedir kurallara.
“Türkler olsa şimdi şöyle yapar”mış, “bizimkiler olsa düzen intizam kalmaz”mış.
Katılım yolları bile iki şeritliymiş bu ülkede, sola dönüşler sağa dönüşler de öyle.
Otomobiller ne kadar çeşitli ve istisnasız hepsi ne kadar temizmiş.
Hiç mi kirli araba olmazmış, hiç mi eski model bulunmazmış bu ülkede.
Oh may gad!
Alışveriş merkezlerinde kasiyerden fırça yemeyi bile içselleştirmiştir kimileri.
Çizgiyi geçme, bekle, stop!
Kurallara tapmanın meşrulaştırılmasını görmezden gelir uzak ülke insanı.
Kurallara taptığın sürece makbul olduğunu, aksi halde seni bekleyenin nemrut suratlar olduğunu bilmez.
Kaldığı otelin elli metre arkası gecekondudur oysa, görmek istemez.
Gecekondularda zenciler yaşar genelde.
Tekinsiz yerlerdir gecekondu semtleri.
Kıyafetleri de evleri de salaştır. Varsa arabaları boyasız.
Garaj kapıları gıcırdamaktadır. Dokunsanız dökülecektir sıvaları.
Aşevleri ve kiliseler yoğunlukla oradadır. Günde bir öğün karın tokluğuna Hristiyan olunur oralarda!
Çok katlı gökdelenlerin, alışveriş merkezlerinin lüks salonlarında sarhoş olurken kimileri; kimileri gecekondu semtlerinin tapınaklarında uyutulmaktadır.
Aşevleriyle kiliseler yan yanadır orda!
Brodway’de göremediğiniz ve görmediğiniz için övündüğünüz Amerikan polisi, fakir semtlerde turlamaktadır.
Allah’tan korkar gibi korkulur Amerika’da polisten. Fakirler bin kere fazla korkar, zenginler sadece biraz!
Alışveriş merkezlerinden, indirimlerden, epilsıtori’den, ayfondan, yüksek katlı gökdelenlerden hem aklı hem ruhu sarhoş olmuştur.
Burger’cilerden, sınırsız koladan başı dönmüştür, ruhu olmayanın.
Her lafın başı “eksküizmi, ayem sori”.
Sahte nezaketin ezberletilmiş ritüeli.
Kabadır Amerika. Nezaket zırhıyla giyinmiştir oysa.
Ezberlediği için özür dilemektedir.
Bir kalıptır özür dilemek, afedersiniz felan.
O çok eksküizmili Amerikalı, birkaç saniye sonra gösterir gerçek yüzünü.
Her şey sahtedir Amerika’da. İç sahtedir, ambalaj başka.
Hiç mi iyi yanı yoktur Amerika’nın. Vardır tabi, mesela hiç korna sesi duyulmaz sokakta!
Daha deve boyu kola bardağını yarılamadan yenisini getirir garson, “bu ne lan” diye sarhoş gözlerle kendinden geçer uzak ülkeli.
Boyun devrilsin “coke” cola
Gerçek değildir Amerika. Rüya bile değildir ama rüya diye pazarlanır piyasada.
Fırsatlar ülkesi değildir, fırsatçılar ülkesidir aynı zamanda. Sentrıl parkta düşene bakılmaz mesela.
Çünkü düşmeseydi der Amerikan aklı.
“Birey de, birey” der Amerikalı. Yardım etmek için kolundan tuttuğunuz sizi, hırsızlıkla da suçlayabilir o ayrı.
Sınırsız kolanın, tapılmış kuralların, nezaketli kabalığın,  ezik uzak ülkeli hayranlığının, şovun, gerçek dışılığın ülkesidir Amerika.
Bir rüyaya inanmak için bu kadar çok uyku hapı içilir mi?
Benden uzak ol Amerika.
Yıkıl git başımdan!

Üstün BOL


1 yorum:

Unknown dedi ki...

Maşallah. içinden küfretmenin edebi hali olsa gerek amerikaya. okudukça rahatladım. Allah razı olsun.

tagore