9 Eylül 2010 Perşembe

REJİM MUHAFIZI SOLCULAR




Saddam’ın Cumhuriyet Muhafızları vardı.
İran’ın Devrim Muhafızları hala var.
Cumhuriyet Muhafızları en seçkin, en eğitimli, en disiplinli birlikleriydi Saddam’ın…
Ve tabiî ki en sadık birlikleri…
Gerektiğinde canlarını liderlerine feda etmek için yetiştirilmişlerdi.
İran’da hala en seçkin birlik Devrim Muhafızları…
Devrim Muhafızları Saddam’ın birliklerinden farklı olarak rejim için canlarını feda etmek üzere yetiştirildiler.
Lidere sadakatten ziyade davaya sadakat onların ki…
Cumhuriyet Muhafızları tek kurşun sıkmadan yerle bir oldular.
Şimdi tarihte yer işgal ediyorlar sadece.
Devrim Muhafızları ise hala isimlerinin keyfini sürüyor, çok sıkıntı da yaşamıyorlar…
Her iki birliğinde ortak özelliği rejimle, liderle aynı istikamette kurulmuş olmaları…
Yani aynı fikirde oldukları bir lideri/rejimi veya ortak çıkarlarını korumak var oluş nedenleri…
Olağan olan da bu zaten…
Türkiye’de ise son on yılda değişik bir rejim muhafızlığı türedi.
Adına solcu dedikleri ama gerçek solcuların tırnak içinde “solcu” dediği garip bir tür bu…
Daha düne kadar birbirleriyle savaşmaktan, birbirleri ile dalaşmaktan başka icraatları olmayan sol guruplar ortak rejim tehdidine karşı birlikte hareket ediyorlar şimdi.
ÖDP, Halk Evleri, TKP ve EMEP’ten bahsediyorum…
AKP’ye ve onun anayasa değişikliği paketine ve bu paketi destekleyen herkese karşı sistemli bir saldırı örgütlüyor bu yapılanma…
Onlara göre anayasa değişikliği paketi AKP’nin yargıyı ele geçirmek için yaptığı bir manevra.
Geri kalan değişiklikler bu manevranın sosu niteliğinde.
YÖK’ü nasıl ele geçirdiler ve üniversitelerde gericiler mantar gibi çoğalıyorlarsa yargıyı da ele geçirip cemaate, hacıya, hocaya, amerikaya teslim edecekler.
Bu söylem Halk partisi söylemi, bu arkadaşların yıllardır iğrendiklerini söyledikleri Halk Partisi söylemi…
Rejimin sahipleri AKP’ye karşı bu argümanları kullanabilir ve bu durumda hiç kimse onları suçlayamaz.
Çünkü 300 yıllık bir saltanatın çöküşünden bahsediyoruz ve bu çöküş elbette canlarını yakacak.
Piyasada “beyaz Türk”, “beyaz Kürt” dediğimiz bu tarikat elbette vaveylayı koparacak.
İyide onlarca yıldır solculuk yapan veya yaptığını iddia eden bu çocuklara ne oluyor?
Bu çocuklar değil mi neredeyse ayda bir rejimin jopunu sırtında hisseden.
Bu çocuklar değil mi polisle, askerle üniversitelerde, caddelerde yumruk yumruğa dövüşen…
Nasıl oluyordu kavgalı oldukları bir rejimle, Kemalizm’le kardeşlik kurabiliyorlar.
Nasıl oluyor da “Cumhuriyet tehlikede” sloganları atabiliyorlar.
Nasıl oluyor da hem Sosyalist, hem Marksist, hem Kemalist olabiliyorlar.
Üstelik bunu yaparken eski yoldaşlarını alıyorlar karşılarına…
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi’ni dövüyorlar mesela.
“Yetmez Ama Evet” standlarını basıyorlar…
Kim “Yetmez Ama Evet”çiler DSİP, Genç Siviller, MAZLUMDER…
Diğer demokratik guruplar, özgürlükçüler, liberaller…
Roni’ye boya fırlatıyorlar İzmir’de…
Osman CAN’a, Ferhat KENTEL’e, DİLİPAK’a…
İstanbul’da Adalet hanıma saldırıyorlar yumurtalarıyla.
Kimi zaman yumurtalarını otel önüne bırakıyorlar.
“Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.” Diye.
Osman CAN bütün programlarını iptal ediyor.
Ailesi ve kendisine yönelik tehditlerden dolayı.
Roni her ne kadar solun adam öldürmek gibi adeti olmadığını düşünse de ben aynı fikirde değilim!
Çünkü Marksist kapitalistlerin, sağcı kapitalistlerle iş tuttuğu bir yerde her şeyi beklemek mümkün.
Rejimin muhafazası için kendine Marksist muhafızlar bulmuş kapitalist-faşist bir sistemin yaptırabileceklerinden korkmak gerekmez mi?
Irak’ın, İran’ın ya da başka kapalı devre devletlerin muhafızlarının olması hiç şaşırtıcı değil.
Ama kendine Muhalif, Marksist, Sosyalist gibi sıfatlar yakıştıran gurupların rejim için kendini siper etmesi akıl alır gibi değil.
İran’ın devrim muhafızları iman ettikleri düzen için muhafızlık ediyorlar oysa siz içine tükürmek için fırsat kolladığınızı, yıkmak için bedel ödediğinizi, şehitler! verdiğinizi iddia ettiğiniz bir düzen için tetikçilik yapıyorsunuz.
Zillet budur işte…
Rezillik bu!

Hiç yorum yok:

tagore