14 Eylül 2009 Pazartesi

SOL FAŞİZM




Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatından hemen önce sürdürdüğümüz bir kampanyaya destek için bütün siyasi partilere olduğu gibi Büyük Birlik Partisine de ziyarete gitmiştik. O sıralarda Kur’an kurslarında yaş sınırının kaldırılması için Muhsin Bey yasa değişikliği teklifini yeni vermişti Millet Meclisine… Metnin bir nüshasını da bana vermiş ama nedense bende sümen altı kalmıştı dosya.

Bir süre sonra başka bir ziyaret sırasında şimdi ismini hatırlayamadığım bir yetkili bu tasarıyı yeniden gündeme getirip kamuoyunda yeterince yer almadığından sitem etmişti. İlk kez orada söylemiştim bu sorunla yakından ilgileneceğimizi. Sözümüzü tuttukta…

Önce TBMM’ye sunulmak ve bütün milletvekillerine ulaştırılmak üzere bir mektup metni hazırladık, sonra bu mektupların halk desteği olmadan yavan kalacağını düşünerek ve aynı sıralarda meclisin kapanacağını da gözönüne alarak bu çalışmayı yeni yasama yılına erteledik. Ve derken Ramazanla birlikte Kur’an eğitiminde yaş sınırının kaldırılması için kampanyayı başlattık.

Hem http://yassinirikaldirilsin.blogspot.com/ adresinden elektronik imza topladık, hemde aynı zamanda Ankara Altınpark’ta stand açıp ıslak imza toplamaya başladık.

Bugün itibariyle 10000 elektronik imza, 5000 ıslak imza ile 15000 sınırını aşmış durumdayız. İnternet üzerinden çeşitli gruplardan gelen destek mailleri, yazılı ve görsel yayın organlarındaki tanıtım materyalleri kanalıyla sesimizi epeyce duyurduk.
Ramazan sonrası yeni yasama yılı açılışına kadar sokakta toplamayı düşündüğümüz imzalarla 100000 rakamına ulaşıp meclis başkanlığına ciddi bir halk desteğiyle gitmeyi düşünüyoruz. Sonrası meclise ve milletin vekillerine kalmış…

Tüm bunları organize ederken ister sağ gruplar, ister sol gruplar, isterse İslamcı hareketlerden gayretimizi artıran destekler aldık. Bugünse ilginç bir şey oldu ve kendisini sol diye tanımlayan bir internet portalı “Yürümeye Başlayınca Doğru Kuran Kursuna” başlığıyla bu kampanyayı cemaatinin gözünde gerici bir kalkışma olarak duyurdu.

Bazı siyasi partilerin kampanyaya destek vermesinden yola çıkarak Mazlumder’in yürüttüğü kampanyayı “kim daha gerici kampanyası” diye lanse etti.
Bakın ne denilmiş ilgili haberde:

“Geçtiğimiz yıl Hüseyin Üzmez olayının ardından ülke gündemine gelen ama kimsenin sahiplenememesi sonucu sessiz sedasız geri çekilen "evlilik yaşının 14’e çekilmesi" tasarısının ardından, gericiler şimdi de Kuran kurslarına katılım için belirlenen 12 yaş sınırını kaldırmaya çalışıyorlar. Son iki yıldır ara ara gündeme getirilen konunun yeni yasama döneminde çözüme kavuşturulması için çeşitli özneler gaza bastılar.

Büyük Birlik Partisi (BBP), Mazlumder ve Saadet Partisi (SP), Muhsin Yazıcıoğlu'nun verdiği önerge etrafında ortak bir kampanyada buluşurken, önergeye MHP'de destek verdi. Hep birlikte, “7 yıldır tek başına iktidarda, Anayasayı değiştirebilecek gücü var ve kendisini muhafazakâr olarak niteliyor ama mevzuatı hala değiştirmiyor” diyerek AKP’yi eleştirmeye başlayan bu özneler, daha gerici olduklarını kanıtlayarak kendilerini farklılaştırmaya çalışıyor.” (http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/yurumeye-baslayinca-dogru-kuran-kursuna-haberi-17706)

İyi niyetten tamamen uzak bu yazı ve değerlendirme gazetecilik ahlakından da yoksun. Zira yazının başlığında “yürümeye başlar başlamaz kuran kursuna” gibi bir ifade kullanılmış. Bu ifade kampanyanın içeriğiyle örtüşmek bir yana dursun sol faşizmin ideolojik sapkınlığını ortaya koyuyor.

Eğer solcu site sakinleri basın açıklamamızı okusaydı veya okuduğunu anlayabilseydi talebimizin ebeveynlerinin talebi doğrultusunda çocukların Kur’an öğrenebilmelerine ilişkin bir yasağın kaldırılması olduğunu anlayabilir ve her anne babanın çocuğunu dilediği yaşta, dilediği kursa özgürce göndermesini temin olduğunu anlayabilirdi.
Her normal ahlak sahibi bireyin devletin her ne sebeple olursa olsun din eğitiminden yasakçılığı kaldırmasını savunması gerekirken üstelik bir darbe sürecinin ürünü olması nedeniyle sözüm ona solcuların daha fazla karşı çıkması gereken bir konuda adında sol ibaresi geçen bir internet sitesinin bu yaptığı sizi şaşkınlığa düşürür mü bilmem, ama beni düşürmez…

Çünkü sol ve solculuk dediğimiz şeyin bir kişilik bozukluğundan, bir kendini bilememekten doğduğunu bilenler için sıradan bir vakadır bu! Üstelik darbeleri “bizimkilerin yaptıkları” ve “bize karşı yapılanlar” diye tasnifleyen bir “kalabalık” için yeterince adi bir vakadır da…

Eskiden sol denilen “şey” in herkese özgürlük, herkese adalet olduğunu söylerdi solcu ağabeyler. Şimdilerde ise geçmişte savundukları bu söylemden utandıkları ve herkesin kendileriyle eşit haklara sahip olmasından doğan rahatsızlık sebebiyle Kemalizm sosuyla boyanmış sol faşist bir söylemle karşımızdalar.

Daha önce gündeme gelen evlilik yaşı ile ilgili tartışmalar ve Hüseyin Üzmez vakasının bir yasağın kaldırılması çalışmasında kampanyaya eklemlenerek “Gericiler şimdi de Kuran kurslarına katılım için belirlenen 12 yaş sınırını kaldırmaya çalışıyorlar” diye sunulması da yeterince ilkel!

Bizse yıllardır söylüyoruz ki sol dediğimiz şey kendisine bir kimlik bulamayan ve aslında ne olduğunu kendisinin de bilmediği canlıların sığındığı tekin bir limandır. Sosyalistliğin, marksistliğin ne olduğunu bilmeyen o yüzden ben “solcuyum” diye ortalıkta dolaşan ayak takımının işleri bunlar!

Keşke söz konusu yazıda Kur’an eğitimine ilişkin pedagojik eleştiriler olsaydı, Kur’an kurslarını hem eğitim dili, hem de eğitim formatı açısından değerlendiren eleştiren elle tutulur düşüncelerle çıksalardı karşımıza...

Yazının bitiminde söylenenler ise İslam’a ve Müslümanlara yönelik düşmanlığın hoşgörüsüzlüğün, tahammülsüzlüğün geldiği noktayı ortaya koyması açısından manidar.

“Kuran kursları ne işe yarıyor?
Peki, okullaşma oranının utanç verici boyutlarda kaldığı bir dönemde, ‘rekabet içinde uzlaşılan’ bu değişiklik neyi amaçlıyor? Kuran kursları ülkedeki yegane ücretsiz ‘eğitim kurumu’ haline gelirken birçok yoksul ailenin sahip oldukları ‘en az 3 çocuğu’ gündüz bakımevi niyetine bu kurslara gönderdiği biliniyor.

Yani ailelerin çoğunun amacı çocuklarına dini eğitim sağlamak değil, onlara gün boyu ücretsiz bakım sağlamak. Sosyalist sistem deneyimlerindeki kreş uygulamalarını “çocukları küçük yaşta aileden kopartarak devletin belirlediği eğitime tabi tutmak” gibi söylemlerle eleştirenlerin yoksul kitlelerin çocuklarına ihtiyaçları olan kreş hizmetini devletin gizli eliyle din eğitimi biçiminde dayatması son derece manidar.

Bu kursları finanse edenlerin amacı ise, sorgulamama ve ezber kültürünü mümkün olan en küçük yaşta çocuklara aşılamak. Son değişiklik ile henüz anadilinde okuma yazma bilmeyen çocukların Arapça metinleri ezberlemesi, din eğitimi olarak dayatılmak isteniyor. Pedagojinin öğrenme yaşının 5’e indiğini söylediği doğru. Ancak burada sözkonusu olan, çocuğun dil ve Matematik gibi soyutlama mekanizmalarını öğrenmesi. Konu din eğitimi olduğunda, 5 yaşında bir çocuğun “eğitilmesi”, bireyin kendi görüşlerini oluşturabilmesini sağlayacak kavram dünyası henüz oluşmadan belli yargıların ona kendi inancı olarak dayatılmasından başka anlam taşımıyor.”(soL - Haber Merkezi)

Yazık çok yazık, ilkelliğin bu kadarı sol haber için bile fazla…

İnsan düşmanında bile kalite arıyor!


CYRANO DE BERGERAC

Hiç yorum yok:

tagore