Vize almak için
kuyruğa girersiniz.
Kibir karşılar
sizi, nezaket görüntüsünün arkasına gizlenmiştir.
Potansiyel
teröristsinizdir, teröristlerin gözünde. Teröristler herkesi kendi gibi bilir
ya…
Parmak izlerinizi
alırlar, eşleştirmek için ülkelerine girişte.
Ahmet ve
Muhammed’se adınız, öyle hemen vize alamazsınız. FBI güvenlik soruşturması yapacaktır
önce.
Bütün dünyanın
parmak izini toplarlar paranoyak korkuları yüzünden.
Uçaktan
indiğinizde, sırada bekletirler sizi, tek sıra.
Karşınızda, yine
nezaket zırhını bürünmüş kibirleri ve kabalıkları vardır.
Bekleme çizgisinin
bir adım önünde durdun diye sıradan bir 657’li kendince ceza verir size.
Gülümseyerek
söversiniz, nasılsa anlamaz Amerikalı.
Beraber yola
çıktıklarınız hayranlıkla izler olan biteni.
Her şey ne kadar
düzenlidir, herkes ne kadar dikkat etmektedir kurallara.
“Türkler olsa
şimdi şöyle yapar”mış, “bizimkiler olsa düzen intizam kalmaz”mış.
Katılım yolları bile
iki şeritliymiş bu ülkede, sola dönüşler sağa dönüşler de öyle.
Otomobiller ne
kadar çeşitli ve istisnasız hepsi ne kadar temizmiş.
Hiç mi kirli araba
olmazmış, hiç mi eski model bulunmazmış bu ülkede.
Oh may gad!
Alışveriş
merkezlerinde kasiyerden fırça yemeyi bile içselleştirmiştir kimileri.
Çizgiyi geçme,
bekle, stop!
Kurallara tapmanın
meşrulaştırılmasını görmezden gelir uzak ülke insanı.
Kurallara taptığın
sürece makbul olduğunu, aksi halde seni bekleyenin nemrut suratlar olduğunu bilmez.
Kaldığı otelin
elli metre arkası gecekondudur oysa, görmek istemez.
Gecekondularda
zenciler yaşar genelde.
Tekinsiz yerlerdir
gecekondu semtleri.
Kıyafetleri de
evleri de salaştır. Varsa arabaları boyasız.
Garaj kapıları
gıcırdamaktadır. Dokunsanız dökülecektir sıvaları.
Aşevleri ve kiliseler
yoğunlukla oradadır. Günde bir öğün karın tokluğuna Hristiyan olunur oralarda!
Çok katlı
gökdelenlerin, alışveriş merkezlerinin lüks salonlarında sarhoş olurken
kimileri; kimileri gecekondu semtlerinin tapınaklarında uyutulmaktadır.
Aşevleriyle kiliseler
yan yanadır orda!
Brodway’de
göremediğiniz ve görmediğiniz için övündüğünüz Amerikan polisi, fakir semtlerde
turlamaktadır.
Allah’tan korkar
gibi korkulur Amerika’da polisten. Fakirler bin kere fazla korkar, zenginler
sadece biraz!
Alışveriş merkezlerinden,
indirimlerden, epilsıtori’den, ayfondan, yüksek katlı gökdelenlerden hem aklı
hem ruhu sarhoş olmuştur.
Burger’cilerden,
sınırsız koladan başı dönmüştür, ruhu olmayanın.
Her lafın başı
“eksküizmi, ayem sori”.
Sahte nezaketin
ezberletilmiş ritüeli.
Kabadır Amerika.
Nezaket zırhıyla giyinmiştir oysa.
Ezberlediği için
özür dilemektedir.
Bir kalıptır özür
dilemek, afedersiniz felan.
O çok eksküizmili
Amerikalı, birkaç saniye sonra gösterir gerçek yüzünü.
Her şey sahtedir
Amerika’da. İç sahtedir, ambalaj başka.
Hiç mi iyi yanı
yoktur Amerika’nın. Vardır tabi, mesela hiç korna sesi duyulmaz sokakta!
Daha deve boyu
kola bardağını yarılamadan yenisini getirir garson, “bu ne lan” diye sarhoş
gözlerle kendinden geçer uzak ülkeli.
Boyun devrilsin “coke”
cola
Gerçek değildir
Amerika. Rüya bile değildir ama rüya diye pazarlanır piyasada.
Fırsatlar ülkesi
değildir, fırsatçılar ülkesidir aynı zamanda. Sentrıl parkta düşene bakılmaz
mesela.
Çünkü düşmeseydi
der Amerikan aklı.
“Birey de, birey”
der Amerikalı. Yardım etmek için kolundan tuttuğunuz sizi, hırsızlıkla da
suçlayabilir o ayrı.
Sınırsız kolanın,
tapılmış kuralların, nezaketli kabalığın,
ezik uzak ülkeli hayranlığının, şovun, gerçek dışılığın ülkesidir
Amerika.
Bir rüyaya inanmak
için bu kadar çok uyku hapı içilir mi?
Benden uzak ol
Amerika.
Yıkıl git
başımdan!
Üstün BOL
http://www.dunyabizim.com/Manset/12392/potansiyel-teroristsiniz-teroristlerin-gozunde.html adresinde yayınlanmıştır. (07.02.2013)